Bazen hiç ihtimal vermedikleriniz en ihtiyacınız olan kişi oluverir. Hayat bu ya hani; illa vuracak bir yerden vesselam. İntikam soğuk yenen bir sebzemiymiş neymiş bilemem, fekat ihanet insanın hislerini de duygularını da hepsini hepsini alıverir bırakmaz geriye hiçbir şey.
İhanet etmenin de altın kuralları vardır tabi, öyle her babayiğit yapamaz. Üstelik sadece kadının erkeği, erkeğin de kadını aldatması gerekmiyor ki kardeşim. İnsan kendine yapmayagörsün.
Önce elleri kirleniyor insanın. Sürekli yıkamak istiyorsun falan ama ne çare, sular kabul etmez seni. Sonra ayaklarını kırasın, koparıp atasın gelir; markalı ayakkabılarının cakasını bozmak istemezsin, yapamazsın kıyamazsın. Saçını başını tararsın, avuç avuç dökülen saçların gelir eline, alır atarsın rüzgara kuşlar yuva yapsın, esen rüzgarlarda başım ağrısın da aklım başıma gelsin diye. Sonra kıyafetlerini yıkamak, kirlerini tüm kanalizasyon borularına bağışlamak istersin, yağ lekesi değil ki mendebur bi tutam tuza kanmaz, soyunursun, atar fırlatırsın bir köşeye.
Eee en son geriye gözler kaldı.. onun da icabına bakmak lazım şimdi. Her baktığını görmezsin ama her gördüğünü tamam tamam bunu demeyecektim aslında. Her görmek istediğine, her dokunmak istediğine, her kaçtığına, her yakalandığına, her havada karada avlandığına hep ama hep bakarsın. Hem de öyle böyle değil. Yersin gözlerinle bitirisin sindirirsin. Consume, Obey, DİE ne demekmiş ki senin yaptığın pisliğin yanında. Buradaki sen tabiî ki ben oluyorum. Hani gerizekalılık edersin, anlamazsın falan. Herkes aldatabilir. Herkes aldanabilir. Herkes ama herkes. Rahat olalım. Derin nefes alalım. Ellerimizi açalım. Yağmur duasına çıkalım.
O değil de, bazı şeylere engel olamıyor insan be güzel kardeşim. Çiviyi çiviyle sökmeyi denediniz mi hiç bilmiyorum ama, hataları hatalarla örtmeyi denemeyin. Pişmanlığınız neyse orada öylece kalsın. Zorlanmanın bir anlamı yok. Karanlığa yeni delikler eklemeye gerek yok. Karanlığı ellerimizle bölme vakti çoktan geldi.